Sosyal Medya

Kürsü

Beşir Ayvazoğlu: Selçuklu eserlerinin önemini, Tanpınar’ın Beş Şehir’ini okuduktan sonra fark etmiştim

Karar Gazetesi yazarı Beşir Ayvazoğlu Direniş Karatay filmini köşesinde değerlendirdi.



Beşir Ayvazoğlu, Selçuklu tarihini anlatan Direniş Karatay filmi üzerinden Selçuklu tarihinin ve eserlerinin önemini köşesine taşıyarak vurguladı.

Yazının Tamamı

Yapımcılığını Karatay Ãœniversitesi’nin üstlendiÄŸi “DireniÅŸ Karatay” filmini önceki gün seyrettim. Eskilerin tabiriyle “müdebbir” bir devlet adamı olan Celâleddin Karatay’ın MoÄŸol istilasına karşı halkın direniÅŸini örgütleyen bir kahraman olarak karşımıza çıktığı bu eli yüzü düzgün filmi, Selçuklu tarihinin de artık merak edilmeye baÅŸlandığını göstermesi bakımından önemli buldum. Selçuklu ordusunun 1243 yılında Baycu Noyan kumandasındaki MoÄŸol ordusuna yenildiÄŸi, Anadolu Selçuklu Devleti’ni yok olmanın eÅŸiÄŸine getiren KösedaÄŸ Savaşı “DireniÅŸ Karatay”da umduÄŸumdan iyi anlatılmış. Filmi seyredilir kılmak için “gizemli” bir haritanın MoÄŸollar tarafından ele geçirilen ikinci yarısını geri alma mücadelesi -ki bu haritayla anladığım kadarıyla Türk tarihinin bütünlüğü ve Türk devletinin sürekliliÄŸi temsil ediliyor- ve tabii bir de aÅŸk hikâyesi var.
 
***
 
Selçuklu tarihine özel bir ilgi duyuyorum. ÇocukluÄŸum ve ilk gençliÄŸim, Selçuklu karakterini az çok korumayı baÅŸaran bir ÅŸehirde, Sivas’ta geçti. OturduÄŸumuz ilk evlerden biri Gökmedrese’ye, diÄŸeri Çifteminare, Darüşşifa ve Buruciye medreselerinin bulunduÄŸu bölgeye çok yakındı. Darüşşifa’nın yıkık duvarlarında ve karanlık, kirletilmiÅŸ hücrelerinde saklambaç ve benzeri oyunlar oynardık. Bir Allah’ın kulu çıkıp “Çocuklar, bunlar çok önemli eserlerdir, bu topraklardaki tapu senetlerimizdir, sakin zarar vermeyin!” demezdi. OkuduÄŸumuz okullarda da hiçbir hocamızın bu eserlerin öneminden bahsettiÄŸini hatırlamıyorum. Duvarlarda hâlâ Türk Tarih Tezi’ni özetleyen göç yolları haritaları falan asılıydı. Hitit, Ligya, Frigya, Roma vb. tarihinden Selçuklu ve Osmanlı tarihine sıra gelmezdi. Ä°lkokul ders kitaplarından hafızamda kalan sadece Romus ve Romulus’u emziren diÅŸi kurdun ve Spartalı bir savaşçının resimleridir.
 
‘DireniÅŸ Karatay’ın baÅŸrolünde Mehmet AslantuÄŸ var.
 
Sivas’taki Selçuklu eserlerinin önemini, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1969 yılında 1000 Temel Eser dizisinde yayımlanan BeÅŸ Åžehir’ini okuduktan sonra fark etmiÅŸ, özellikle iki önemli Selçuklu ÅŸehrini, Erzurum ve Konya’yı anlatışından çok etkilenerek Sivas hakkında onun gibi yazmaya heveslenmiÅŸtim. Darüşşifa hakkında neler yazdığımı çok iyi hatırlıyorum. I. Ä°zzeddin Keykavus’un maiyetiyle birlikte muhteÅŸem bir ata binmiÅŸ olarak inÅŸaatı devam eden Darüşşifa’yı teftiÅŸe gidiÅŸini hayal etmiÅŸtim.
 
***
 
Selçuklu tarihinin büyük hükümdarlarından biri olan Ä°zzeddin’in hayatı bir macera romanına benzer. Babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in amcası II. Rükneddin Süleyman Åžah’a yenilmesi üzerine Konya’dan kaçışları, Bizans Ä°stanbul’undaki hayatları, daha sonra oradan kaçışları, kardeÅŸi Alâeddin Keykubat’la taht mücadelesi romanlara, sinema filmlerine, hatta televizyon dizilerine konu olacak kadar heyecan vericidir.
 
Sivas’a son gidiÅŸimde restorasyonu henüz tamamlanmış olan Darüşşifa’ya uÄŸrayıp I. Ä°zzeddin Keykavus’un türbesinin tam karşısına düşüncelere dalmıştım. Selçuklu tarihinin büyük hükümdarlarından biri olan Ä°zzeddin’in bir macera romanına benzeyen hayatını yerim olsaydı da, uzun uzun anlatsaydım. Meraklı okuyucularıma Prof. Dr. Salim Koca’nın Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanan “Sultan I. Ä°zzeddin Keykavus (1211-1220)” isimli eserini tavsiye ederim. Bu büyük hükümdar, genç yaşında veremden ölmüş ve Darüşşifa’sının avlusuna bitiÅŸik olarak kendisi için yaptırdığı kümbete gömülmüştür. Sandukasında kendisine ait olan Farsça kıta, YazıcıoÄŸlu tarafından Türkçeye şöyle tercüme edilmiÅŸtir: “Bu cihanı ki terk edüp gittik/ Rencini dilde berk edüp gittik/ Åžimden sonra nevbet erdi size/ Nitekim evvel ermiÅŸ idi bize.”
 
***
 
Selçuklu tarihi hakkında önceleri yegâne bilgi kaynağım Milli EÄŸitim Bakanlığı’nca yayımlanan Ä°slâm Ansiklopedisi’nin Selçuklu tarihiyle ilgili maddeleriydi ve bu maddelerin çoÄŸu Prof. Dr. Osman Turan imzasını taşıyordu. Bu büyük tarihçinin Türk Kültürünü AraÅŸtırma Enstitüsü tarafından yayımlanan Selçuklu Tarihi ve Türk-Ä°slâm Medeniyeti adlı kitabını bir arkadaşımda görmüş, çok heveslenmiÅŸ, fakat edinememiÅŸtim. HoÅŸ bir tesadüf, BeÅŸ Åžehir’in 1000 Temel Eser dizisinden çıktığı tarihte, bu kitabın ikinci baskısı da Turan NeÅŸriyat Yurdu Yayınları arasında çıktı. Hâlâ kütüphanemde duran bu baskıyı nasıl edinebildiÄŸimi hatırlamıyorum; çünkü aynı tarihte basılan 1000 Temel Eser kitapları 5 lira, bu 35 liraydı.
 
Çok sonraları Osman Turan’ın bütün eserlerini edindim ve okudum. Merhum, Türkçeyi çok kullanan ve okutmasını bilen üslûp sahibi bir tarihçiydi. Mükrimin Halil Yınanç, Mehmet Altay Köymen, Ä°brahim KafesoÄŸlu gibi büyük tarihçilerin haklarını yemek istemem, ama Selçuklu tarihini Osman Turan’dan okumayı tercih ederim.
 
***
 
“DireniÅŸ Karatay” filmini seyrederken bunları düşündüm. Anadolu’yu Selçukluların vatan yaptığı, Orta ve DoÄŸu Anadolu’da hâlâ Selçuklu renginin hâkim renk olduÄŸu ve Osmanlı binasının Selçuklu temeli üzerinde yükseldiÄŸi unutulmamalıdır. Daha da önemlisi, Selçuklu tarihini anlamak, bugünü anlamak bakımından son derece önemli... Bugün yaÅŸadığımız birçok hadise, 12. ve 13. yüzyıl Anadolu’sunda yaÅŸananlarla çok yakından ilgilidir.
 

 

Hülasa olarak ÅŸunu söyleyebilirim: Selçuklu tarihi, henüz Türk edebiyatı ve Türk sineması tarafından keÅŸfedilmiÅŸ deÄŸildir. “DireniÅŸ Karatay”ın güzel bir baÅŸlangıç oldu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.